Her girdiği çevrede öbür kadınların pabucunu dama atmış, onların üstünlüklerine son vermiştir.

Konuyla ilgili henüz son sözünü söylemedi, açık kapı bıraktı.

Çanakkale Savaşı birçok ailenin ocağını söndürdü.

Ecel aman verir de ömrüm yeterse köye yazlık yaptıracağım.

1

2

3

4

Bir iş, konu ya da durumun yayılıp genişlemesi, karışık bir hâl alması

Söylenen hiçbir şeyi beğenmemek

Güzel, alımlı, hareketli

Yalan söylemek, yalan söyleyerek oyalamak

Faka basmak-tongaya düşmek

Dilini yutmak-nutku tutulmak

İnce eleyip sık dokumak-kılı kırk yarmak

Geceyi gündüze katmak-sabahı bulmak

Az bir sermayeyle Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye giydirerek işleri döndürüyor.

Evde boş kaldığı zamanlarda ha bire telefona sarılıyor.

Başkaları onları mat etmeden onlar kendi çelişkileri ile kendilerini çelmeliyorlardı.

Öküzün altında buzağı aramak TUS'tan yüksek puan almasını sağladı.

Yapacağı işten dolayı canının kıyılacağından ya da büyük bir cezaya çarptırılacağından korkmak

Fırsatın kaçırılıp artık yapılacak bir şeyin kalmadığını anlatan bir söz

Birinin hoşuna gidecek, gururunu okşayacak tarzda davranışta bulunmak

Biriyle alay etmek

Bu zamanda ekmeğinden ettiğin insanlar geçimini nasıl sağlayacak? (işinden çıkarmak, işinden atmak)

Martı gibi, şiirli duygu dolu bir oyunla karşılaşınca neye uğradığını şaşırır. (Ansızın üzücü, sıkıcı, neşeli, güzel veya hoş bir durumla karşılaşmak)

Ehliyet almadan motor süremezsin, eceline susadın herhâlde. (Ölmek istermiş gibi tehlikeli işlere girişmek)

Süt dökmüş kedi gibi odasına çekildi, alacağı cezayı bekliyor. (Özverisini ortaya koymak)

Havadan nem kapmak

Sabrı taşmak

Başı kazan gibi olmak

Eli ayağı buz kesilmek